Cumhuriyetin 100. Yılını kutlarken iki hafta boyunca Cumhuriyet öncesi dönemlerde yeme içme durumlarına baktık, Cumhuriyet Ankara'sında Çankaya köşküne doğru uzandık. Cumhuriyet kurulmadan önce İstanbul dört yıl işgal altında kalıyor. İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün “Meşgul Şehir” sergisinde de gördüğümüz gibi işgal yıllarında bir taraftan lüks bir taraftan eğlence varken bir tarafta yokluk var. İstanbul'da yeme içme dünyası hareketlenirken Anadolu'da düşmana karşı mücadele veriliyor. Ordulara iaşe temini için büyük zorluklar yaşanıyor. Zaferden sonra Ankara'nın başkent ilan edilmesiyle hep Atatürk’ün güzel sofraları konu edilir. Ama bence bu güzel sofralar İstanbul’da işgal kuvvetlerinin kurduğu görkemli, gösterişli sofralara karşı adeta karşı bir mesaj niteliğinde. “Siz İstanbul'u işgal ettiniz ama biz sizi kovaladık kendimize yeni bir devlet, Ankara'da yeni bir başkent kurduk ve soframızı artık burada kuruyoruz!” anlamına geliyor. Atatürk sadece güzel sofralar kurmakla kalmıyor, güzel mesajlar da veriyor. Nitekim Cumhuriyet kurulmadan önce İzmir İktisat Kongresi'ni toplayarak gerçek bağımsızlık ancak ekonomik bağımsızlıkla elde edilebilir diyor ve bundan sonra tarım hamlelerini başlatıyor. Ziraat alanında yaptığı hamleler, kurduğu çiftlikler, şeker ve çay üretimi, eğitime ve modern tarıma verdiği önem, bunların hepsi bu haftaki konumuz. 10 kasıma kadar Atatürk konuşmaya devam ediyoruz.