Ankara başkent olduğu zaman bozkır içinde yalnız bir kent
halinde, bir zamanların hareketli ticaret hayatı kalmamış, 1892 yılında tren
yolunun gelmesi bile kenti canlandırmaya yetmemiş. Ankara’nın sönen yazgısını
canlandıran Cumhuriyet’in ilanıyla birlikte başkent olması olmuş. Atatürk’ün kentin
sosyal hayatının canlanması için gayretleri büyük. Anadolu’dan dört bir
yanından aileleriyle gelen mebuslarla birden bir hareketlenme başlıyor. Atatürk
sosyal hayata kadınların da katılmasını son derece önemsiyor. Çankaya’da bugün
Çankaya Köşkü olarak anılan bağlar mevkiindeki Kasapoğlu Köşkü Mimar Vedat
Tek’in yaptığı düzenlemelerle konukları da ağırlayabilecek hale geliyor.
Benzeri şekilde İnönü’nün ikamet ettiği Pembe Köşk’e de benzer şekilde
camekanlı salon ekleniyor. Mevhibe İnönü’nün ev sahibeliği ile yapılan ilk
Cumhuriyet kutlaması işte bu salonda yapılıyor. Resmi davetlerin yapılacağı
Ankara Palas’ın temelleri ise 1924 yılında atılıyor.