"Vahşi şeylere dair evcil bir dil kullanmaya gerek yok artık." Ölüme tanıklık etmek için bir yakınımızın ölmesine gerek yok, hayatın anlamını ölüm üzerinden aramak biraz da insanca bir öze yaklaşım hali. Maruz kaldığımız kurguların hayatımıza iz düşümleri adımlarımızı nasıl etkiler? Hikayeler canlıysa ve bir ırmak gibi içine düşebilirsek, ölümle olan ilişkimizin dinamiği değişir mi sahi? Çocuklara ölümden nasıl bahsetmeli? Ya da ilkin yetişkinler kendi yasına mı bakmayı öğrenmeli? DNA'mıza uygun hayatlar yaşamıyoruz ve bu yüzden çok normal bir refleksle kendimizi kapatıyor ve korumaya alıyoruz. Anlatının sihrinden faydalanıp farkındalıkla olan ilişkimizi neye dönüştürmeli? Rahatsızlık vermeden birlikte rahatsız olmayı sahiplenenlerin öyküsü; Ağıtların Tanrısı... Judith Liberman bu bölümde Hayal Gücünün Poetiği üzerine yüksek lisans çalışmalarını sürdüren, 2014 yılında yönetici görevinden ayrıldıktan sonra kadın girişimciliğini destekleyen iki oluşumda yatırımcı olarak yer alan, fizyoloji ve sinir sistemi alanlarında uzmanlaştığı farklı protokoller çerçevesinde kadim hikâyeler üzerinden, bilgelik, aşk, ölüm ve özgürlük gibi insan olmaya dair konularda grup ve yaş dinamiğine göre değişen çalışmalar yapan; Sepin İnceer ile sohbet ediyor.