Türkiye radyolarında 42 yıl her cuma akşamı canlı yayınlanan ilk ve tek müzik programı. Dünya müziğini, David Bowie’den Genesis’e yeni çıkan albümleri ilk onlarla dinledik. TRT'den sonra NTVRadyo'da 7 yıl sürdü. Arşivi burada.
TRT'de Stüdyo FM'i, NTVRadyo'da Stüdyo NTV'yi 42 yıl aynı heyecanla yaptılar ve hep aynı ilgiyle dinlendiler.
Şebnem Savaşçı ve Yavuz Aydar ikilisinin 1978 yılında TRT Radyo-3'te başlamıştı serüveni: “Stüdyo FM”.
Türkiye radyolarının canlı yayınlanan ilk pop müzik programıydı. TRT'de efsaneleşen program tam 34 yıl sürdü. 28 Aralık 2012’de yayınlanan 3803’üncü bölümle TRT radyolarına veda ettiler.
Şebnem Savaşçı ve Yavuz Aydar 15 Şubat 2013’te ise NTVRadyo'da yayına başladılar. Stüdyo NTV adıyla kaldıkları yerden devam ettiler; dinleyicilere yine aynı gün, yine canlı yayında seslendiler, bazen eski albümlerle bazen yeni albümlerle müzik dünyamızı renklendirdiler.
NTVRadyo'nun Ankara stüdyosundan her cuma akşamı saat 19.15'te canlı yayınlanan program, coronavirüs pandemisi başlayıncaya kadar sürdü. Stüdyo NTV'nin tüm kayıtları müzikseverler ve Stüdyo-FM'den Stüdyo-NTV'ye Yavuz Aydar ve Şebnem Savaşçı dinleyicileri için bu sayfada. Programın arşivi, aynı zamanda dönemin müzik tarihinin de kayıtları.
42 YILI ANLATAN SÖYLEŞİ
NTVRadyo’da programa
başlarken konuşmuştuk. 42 yıl süren müzik tarihini onlardan dinleyelim:
Yavuz Aydar:
3 Eylül 1978 tarihinde Stüdyo-FM'e başladığımızda, 34 yıl devam edeceğimiz
doğal olarak bizim ve hiç kimsenin düşünmediği bir sonuçtu. Biz en başta çok
seçici olduk, her türde müziğin iyi ve kaliteli olanını paylaştık dinleyiciyle.
Bir de müziksevere ne dinlediğini anlatmaya çalıştık, yeterli ölçüde. Bu
çizgiyi 34 yıldır koruyoruz. Önemli bir dinleyici kitlesi, yaptığımızı
benimsedi ve bizi destekledi.
Şebnem Savaşçı:
Yıllar içinde Stüdyo FM’in yayın günleri, saatleri değişse de müzikle ve
dinleyicilerimizle olan bağımız hiç değişmedi. Tabii en önemli yayın ilkemizden
ödün vermediğimizin de altını çizmek gerek. Stüdyo FM, 1978’den beri canlı
olarak yayınlanıyor. Kısacası 34, hatta 35 yıldır her hafta, başta rock müzik olmak üzere, R&B, funk ve pop-jazz gibi
türlerde liste başı olmuş çalışmalarla, yeni prodüksiyonlarla ve zamana direnen
klasiklerle radyonuzdayız.
Bugünden baktığınızda radyoculuk tarihinde nereye
koyuyorsunuz yaptığınız işi?
Aydar: Radyoculuk
tarihinde yaptığımız işi bir yere koymak, profesyonel araştırmacıların
değrlendirebileceği bir konu. Tabii ki, radyoculuk tarihinde bir yerimiz varsa.
Savaşçı:
Bugün hemen her nesilden dinleyicimiz Pet
Metheny’den David Bowie’ye, Steve Ray Vaughan’dan Genesis’e pek çok önemli isim
ve prodüksiyonla ilk kez Stüdyo FM’de tanıştıklarını söylüyorlar. Bana
göre, yaptığımız işin radyoculuk tarihindeki yerine dair en sağlam ölçü, bu.
İki kişi program yapmanın ne gibi artıları, eksileri
oldu? Nasıl bir ortaklıktı bu yolculuk?
Aydar:
Öncelikle hiçbir eksisi olmadı. Artıları ise çok. En başta Şebnem Savaşçı gibi
bir partnerim olması her şeyin üstesinden gelebilmeyi sağladı. O, önce eşsiz
bir insan, arkadaş ve dostumdur. Mesleki yetenekleri hepinizin bildiği gibi en
üst düzeydedir. Müzikle ilgili birikimlerini de eklersek, ilk cümlenin nedeni
kendiliğinden ortaya çıkar.
Savaşçı:
Yavuz’la, Stüdyo FM maceramız öncesinde de birlikte çalışmış olduğumuz için,
birbirimizi iyi tanıyor ve mesleğe bakışımızı iyi biliyorduk. Bizimki her zaman
karşılıklı saygı ve sevgiye dayalı, çok keyifli bir ortaklık olmuştur. Stüdyo
FM canlı yayınlanan bir program olduğu için, bu ortaklığımızın zaman zaman
hayat kurtardığını da söyleyebilirim! Nadiren de olsa, birimizin yayında
bulunamayacağı günlerde, programı diğerimizin götürdüğü olmuştur.
Dinleyici ile olan ilişkinizden bahsedebilir miyiz
biraz? Yıllar içinde değişen bir ilişki mi bu?
Aydar: Dinleyici ile ilişkimiz, ilk yıllarda mektup
ve az da olsa telefon aracılığı ile gerçekleşti. İlk mektuplar arasından seçip
sakladığım birkaç yüz tanesi hala arşivimdedir. O yüzden rahatlıkla
söyleyebilirim. Tümü çok olumluydu, canlı yayın inanılmaz ilgi çekti. Programın
içeriği ile ilgili övgüleri ise bizi çok mutlu ediyordu. Bizim için en
önemlisi, 34 yıl önceki bu ilginin hala devam ediyor olmasıdır. Tabii artık e-mail
aracılığı ile. Basının bir radyo programına olan ilgisini de gözardı etmemek
gerek.
Savaşçı:
Dinleyicilerimizden eskiden mektuplar alırdık, bugünse daha çok e-mail yoluyla
bize ulaşıyorlar. Ancak Stüdyo FM’in,
dinleyicileriyle olan ilişkisi hiç değişmedi diyebilirim. Yavuz da, ben de
programa dair öneri ve istekleri her zaman saygıyla değerlendirdik;
dinleyicilerimiz de desteklerini bizden hiçbir zaman esirgemediler. Radyonun
televizyona, müziğin İnternet’e teslim olduğu bir çağda, 34-35 yıldır müzik
program yapmak, başka türlü mümkün olmazdı zaten.
34 yılda müzik de elbette değişti. Hem yapılan müzik
hem de kullanılan araçlar açısından nasıl bir değişimden söz edilebilir?
Aydar:
Değişimin olumlu olduğunu söyleyemeyeceğim. Zaman her şeyi değiştirdiği gibi
müziği de değiştirecektir ve bu da son derece doğaldır. Bütün sanat dalları
insanların kalbinden gelen güzel duyguları sergilerler genel olarak. Müzik de
öyle. Ama buna aracı olan aletlerin çoğu artık kalbimizdeki duyguları
yansıtamıyor ne yazık ki.
Savaşçı: Her
sanat ve her ifade biçimi gibi müzik de elbette değişip çeşitleniyor. Üstelik
müziğe de bilgiye de ulaşmak artık çok daha kolay. Bu anlamda, yeni tınılar
keşfetmeye açık kulaklar için çok şanslı bir çağda yaşadığımızı düşünüyorum
Ancak teknik açıdan bakacak olursak; Stüdyo FM, manyetik bant cihazlarından
pikaplara, kasetçalarlardan CD-oynatıcılara değin hemen her türlü cihazı
kullandığımız bir program oldu. Bu anlamda Stüdyo FM’in, kayıt ve dinleme
teknolojilerindeki değişimin canlı tanıklarından biri olduğunu söylemek mümkün.
Elbette bu, müziğin üretim, sunum ve alımlanma biçimlerini de etkileyen bir
değişimdi. Örneğin 1980’lerde, yeni
yayınlara ulaşmak için sevgili Yavuz, yurt dışından albüm ısmarlardı. Stüdyo
FM’in bu yayınları kaçırmayacağını bilen dinleyicilerimiz de, progamlarımızı
kasetlere kaydeder hatta mektuplar yazıp parça üzerine anons yapmamamızı rica
ederlerdi. 1990’lardaysa, plak şirketleri ve dağıtıcılar Stüdyo FM’e , yeni
yayınladıkları çalışmaları gönderirlerdi. Her ne kadar mp3, flac gibi dijital
formatlar ve müzik sektöründe yaşanan sıkıntılar nedeniyle bu gönderiler devam
etmese de, biz yine de yayıncı şirketlere, radyonun ve radyo dinleyicilerinin
varlığını hatırlatmış olalım.
Aydar:
Stüdyo-FM, Türkiye radyolarının ilk canlı pop müzik programıdır. 34 yılı
aralıksız tamamlayan tek müzik programıdır. Yapımcı ve sunucuları bu kadar uzun
süre aynı kalan yine ilk ve tek programdır. İsmimiz, sinyalimiz, radyomuz
değişti artık ama aynı özellklerimiz devam ederek Stüdyo-NTV adımızla NTVRadyo'da
programımızı sürdürüyoruz.
Yıllar sonra yeni bir frekanstasınız. Sizin açınızdan
nasıl bu değişiklik?
Savaşçı:
2011’de önce ben, sonra Yavuz TRT’den emekli olduktan sonra Stüdyo FM’i TRT radyolarında
ancak kısa bir süre sürdürebildik. Bizlere açıklanmayan bir nedenle TRT,
programı yayından kaldırma kararı aldı. Ancak hem dinleyicilerimiz hem de NTVRadyo,
Stüdyo-FM geleneğine sahip çıktı ve bize müthiş bir destek verdi. Biz de Şubat
ayından bu yana her cuma, 19.00 haberlerinden sonra, dinleyicilerimizle yeni
frekansımızda, Stüdyo-NTV adıyla buluşuyoruz. Bu adres değişikliği sürecinde de
yeni evimizde de bizleri yalnız bırakmayan dinleyicilerimize sonsuz
teşekkürler!